
GAZZE’DE İNSANİ DURUM KÖTÜ, KAMPLARDA DAHA DA KÖTÜ
İsrail, Gazze’yi, Hamas’ın kontrolüne geçtiği 2007’den beri hem havadan hem karadan hem de denizden abluka altında tutuyor.
Gazze bu nedenle 15 yıldır “açıkhava hapishanesi” olarak anıla geldi. Bugünlerde “getto” tanımlaması yapılıyor.
2021 verilerine göre Gazze nüfusunun yüzde 80’i insani yardıma muhtaç. Bölgede yoksulluk oranı yüzde 82.
Ağustos 2022 itibariyle Gazze, yaklaşık yüzde 47 ile dünyada işsizlik oranının en yüksek olduğu yerlerden biri olarak kayıtlara geçti.
16 yıldır süren ablukanın en çok hissedildiği yerler mülteci kampları.
En yoksul ailelere ev sahipliği yapan kamplardaki sosyoekonomik durum daha da kötü.
Buralarda yaşayan insanların çoğu yeterli yiyecek ve içme suyuna ulaşamıyor. Hijyen sağlanamıyor.
Sık görülen elektrik kesintisi nedeniyle insanları geçimini sağlayamıyor, temel hizmetlere ulaşamıyor.
İş imkanının olmaması nedeniyle çok sayıda mülteci insani yardıma muhtaç bir hayat sürüyor.
BATI ŞERİA’DAKİ KAMPLAR
Batı Şeria’daki sosyoekonomik durum, Gazze’ye göre daha iyi.
Ancak buradaki kamplar yıllardır süren kısıtlamaların yanı sıra giderek artan baskı ve şiddetle karşı karşıya.
İsrail güvenlik güçleri Batı Şeria’daki kamplara sık sık baskınlar yapıyor.
Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’na göre Ekim 2022 itibariyle kamplar haftada ortalama 14 kez baskına uğruyor.
Filistinlilerin evlerinin yıkıldığı baskınlarda çatışmalar çıkıyor.
Baskınlarla Filistinlilerin topraklarından sürülmesine devam ediliyor.
Geçen yıl Filistililere ait 953 bina ya yıkıldı ya da buralara el konuldu. 1031 kişi daha yer değiştirmek zorunda bırakıldı.
2016’dan bu yana en yüksek sayı.
Batı Şeria’daki kamplara baskınlar son dönemde artmıştı.
İsrail’in Gazze saldırısının başlamasıyla baskı ve şiddet daha da tırmandı.
UNRWA
Filistinli mülteciler, diğer mülteciler gibi BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin yetki alanına girmiyor.
Filistinlilere, kısa adı UNRWA olan “Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı” tarafından hizmet sağlanıyor.
Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden bir yıl önce kurulan Ajans, 1950’den bu yana Filistinli mültecilere hizmet veriyor.
Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın kampları yönetme yetkisi yok.
Ajans, Filistinlere, eğitim, sağlık gibi normalde devletin sağlaması gereken hizmetleri vermekle yükümlü.
Kampların yönetimi, denetimi ve güvenliği ev sahibi ülkelerin sorumluluğunda.
Ajans, eğitim ve sağlığın yanı sıra temel olarak sosyal hizmetler, acil durum desteği ve mikrofinans sağlıyor.
Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı, “devletin görevlerini yerine getirse de devletin yerini tutmuyor”
Ajans, neredeyse tamamen bağışlarla çalışıyor. Bütçesinin yüzde 93’ünü bağışlar oluşturuyor.

EN BÜYÜK BAĞIŞÇI ABD
En büyük bağışçı, her yıl 300-350 milyon dolar fon sağlayan Amerika Birleşik Devletleri.
Amerikan yardımları Trump yönetimiyle 2018’de 60 milyon doları düştü, 2019’da kesildi.
2020’de Biden yönetimiyle ABD’nin katkısı yeniden 338 milyon doları buldu.
2022’de Temsilciler Meclisi’nin kontrolünün Cumhuriyetçilere geçmesiyle Ajans’a destek büyük tartışmalara sahne oldu.
Ajans, gelecek yıl Cumhuriyetçi bir başkan seçilmesi halinde yardımın tamamen kesilmesinden endişeli.
FİLİSTİN DİASPORASI VE İSRAİL’DE KALANLAR
1948’de İsrail devleti kurulduğunda, 160 bin Arap artık adı İsrail olan Filistin topraklarında kaldı.
75 yılda sayıları 2 milyonu bulan Filistinli Araplar, bugün İsrail nüfusunun yüzde 21’ini yani yaklaşık beşte birini oluşturuyor.
Filistinliler, 120 sandalyeli İsrail parlamentosunda, 5’er milletvekiline sahip biri İslamcı diğeri seküler iki partiyle temsil ediliyor.
Dünyanın dört bir yanında yaşayan Filistinlilerin sayısı da 6 milyon olarak tahmin ediliyor.
Filistinlilerin “mülteci” statüsünün sona ermesi için 75 yıllık İsrail-Filistin sorununa siyasi çözüm bulunması gerekiyor.
Bir yanıt bırakın