Bakan Bilgin’den asgari ücrete ara zam ve EYT açıklaması açıklaması

[ad_1]

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, “Çalışanların vergi dilimlerinin belirlenmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığı çalışma yapıyor. Memur ve emeklilere zam yapılırken bu sene de enflasyon farkı vereceğiz, zam enflasyonun üzerinde olacak”dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin canlı yayında ekonomiye ilişkin son gelişmeleri değerlendiriyor.

Bakan Bilgin’in açıklamaları şöyle:

Sendikaların ‘iyi oldu’ demesini beklemek doğru değil. Kendi görüş ve taleplerini güçlendirmek için bazı şeyler yapıyorlar, kamuoyunun da ‘açık sınırınınn altında’ diye gerçek tahrip edilince sorun başlıyor. Ortaya koydukları açlık ve yoksulluk rakamları bilimsel değil. Ben bu konuda bir araştırma yaptırdım asgari ücret ile alakalı. Her sene yaptırıyoruz. Bu araştırmalar bir eğilimi tespit etmek için yapılır. İşçilere fabrikalarda yaptırdık araştırmayı. İşçiler 3 büyük şehirde 8 bin liranın üstünde istedi. Türkiye ortalamasında ise daha azdı bu rakam.

Sendikalarımızla tek tek görüştük. Sendika başkanlarının taleplerini aldım. Bana gelen en önemli şey; Türkiye’de sendikacılığın bir anlamda eleştirmesi gerektiğinden bahsedeceğim. ‘Siz 8 bin liranın ne kadar üzerinde asgari ücret verirseniz, o kadar zor durumda kalırız’ dediler. ‘Neden’ dedim, ‘Bizim toplu sözleşmelerde aldığımız ücreti aşmanızı istemiyoruz, toplu sözleşmeyi etkiler’ dediler. Sendikalarımızın daha pazarlıkçı, aktif, netice alıcı söyleme sahip olmalarını ifade etmek için söylüyorum. Konfederasyonlara da sesleniyorum burada; Türkiye’de en yüksek toplu sözleşme yaptıkları yerde 10 bin liranın üzerinde kaç işyerinde sözleşme yaptılar? Bahsettiğiniz ücretler toplu sözleşmelerinizde var mı?

“ENFLASYON KUR SABİTLENMİŞ DURUMDA”

Ankara’da 15 marketten alınan fiyatla, Türkiye’nin açlık sınırı algısını yönetmek nasıl bir sorumsuzluktur? Bunu şiddetle reddediyorum. Bizim belirlediğimiz asgari ücret büyük işçilerin büyük çoğunluğu tarafından makul bulunmuş, değerli bulunmuştur. Bir matbaada dergi çıkaran arkadaşlarımız beni aradı ve telefona bağladı, arkadaşlarımız alkışlarla karşıladı. Bugünkü şartlarda verilebilecek asgari ücrettir. Şimdi enflasyon kur sabitlenmiş durumda. Enerji fiyatlarında yükseliş yok, hatta bir miktar düşüş var. Asgari ücretin yükselmesinin bütün fiyatlara yansıyacağını söylemek mümkün değilde. Bu artış enflasyonu sınırlı derecede etkiler.

“İHTİYAÇ OLURSA GEÇEN SENE GİBİ ARA ZAM YAPILABİLİR”

Asgari ücret yüksek belirlendikçe, reel olarak yukarıdaki ücretlerde yüzde 100 artmıyor ama yüzde 60 artıyor. yüzde 70, yüzde 80 artıyor. Aşağıdan yukarıya artıyor. Nitelikli emekte bu artış daha yüksek. Daha düşük usta, işçi asgari ücretin bir kademe üzerinde yer alıyorlar. Türkiye’de enflasyon dizginlenirse asgari ücret reel artışlara tekabül edecek şekilde sürdürülürse ücretlilerin milli gelirden aldığı payı yukarıya tırmandırır. Enflasyon kontrol altına alındı. Bir an önce önümüzdeki yıl sonunda yüzde 20’lere düşeceğini tahmin ediyoruz. Mayıs/Haziran’da yüzde 35-40 düşmesini bekliyoruz. Bizim emekçileri koruyan ücret politikasını, toplu sözleşmelerinin üzerinde asgari ücret belirliyoruz. Burada sayın Cumhurbaşkanımızın desteği var. Asgari ücretlerin üzerindekini de koruyacak politika izliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘Önümüzdeki yıl sonunda yüzde 20’leri göreceğiz, endişe etmeyin’ dedi. 1 yıl önce savaş, pandemi olacağını biliyor muyduk? Olağanüstü şeyler olmazsa bizi yıl sonuna kadar götürecek asgari ücret belirledik. Olağanüstü şartlarda yeniden müdahale ederiz, geçen sene nasıl Temmuz ayında müdahale ettiğimiz gibi. İhtiyaç olursa geçen sene gibi ara zam yapılabilir.

“TÜRKİYE’NİN MODELİ İHRACATA DAYALI BİR EKONOMİDİR”

Kalkınma büyümenin arkasından gelir. Büyümeyi sürdürmek lazım. Büyümeyi süreklileştirmenin kaynakları nelerdir? Türkiye hep yüksek faiz, enflasyon, devalüasyon sarmalı içerisindeydi. IMF’ye müracat edilmiş, kredi alınmıştır, bu sarmal devam etmiştir. Türkiye’nin gerçekliğine ters düşen varsayım; Türkiye borçlanmasız, cari açıksız büyüyemez yaklaşımıdır. Bunları değiştirmek üzere Türkiye yeni politika belirlemiştir. Öyle bilinmeyen bir politika değildir. İhracata dayalı bir ekonomi politikasıdır. Türk parasını aşırı değerli tutarsanız Türkiye’yi ithalat cenneti haline getirirsiniz. Türkiye’nin ortalama enerji açığı nedir son 10 yıldır, 45-50 milyar arasındadır. Bu sene yıl sonu itibariyle 100 küsur milyar. Türkiye’nin stratejisi enflasyona rağmen büyüme. Tasarruf cebimize koyduğumuz para değildir; yatırıma dönüşendir.

MEMUR MAAŞLARINA ENFLASYON ÜZERİNDE ARTIŞ YAPACAĞIZ”

Bizim memur maaşlarıyla ilgili imzaladığımız madde var. Enflasyon farkını toplu sözleşmelerde veriyoruz. Bu sene de enflasyon üzerinde artış vereceğiz. Onu şimdi açıklamayayım. Son ay enflasyonu hesaplandıktan sonra belirleniyor. Aralık ayı enflasyonu açıklandıktan sonra Ocak ayında belli olacak. Aralık ayında enflasyon düşüşü devam edecek. Biz tüm bunları değerlendirerek alım gücünü destekleyecek oranda karar vereceğiz. Bitmemiş tamamlanmamış çalışmayı önceden açıklamak doğru olmaz. Biz ücret artışların dışında memur ve çalışanlarımızın ücretlerine çok önemli katkı yaptık. Ücret düzeyinde alınan vergileri vergi dışı bıraktık. Bu tüm ücretlere yansıdı. Şimdi bir başka şey daha yapılıyor.

“MALİYE BAKANLIĞI VERGİ DİLİMLERİ İÇİN ÇALIŞMA YAPIYOR”

Maliye Bakanımızla talepleri birlikte değerlendirdik. Vergide dilimleri için çalışma yapılıyor.. Maliye Bakanımız bunu açıkladığı zaman çok önemli etkisi olacak. Kamu çalışanların ücretlerini çok rahatlatacak. ‘Ocak ayında aldığımız maaşı neden Temmuz’da alamıyoruz’ eleştirileri ortadan kalkacak.

“BAĞKUR EMEKLİLERİMİZİN DE MAAŞINA DÜZENLEME YAPILACAK”

En alt düzeyde ücret alan emekliler var. Çok düşük kaldı. Açıklandığı gün fena değildi, enflasyon şartları içinde az kaldı. Bunlar kim? Prim gün sayılarını tamamlamamışlar, daha çok Bağkur’lular. Devlet ‘bu insanlarımıza borçlanma imkanı getirelim’ demişler. Prim borçlarını bağladıkları emekli maaşından ödenmiş. Bir sosyal destek bu. Bunların sayısı 500 bin civarında. Bunları da biz nasıl sosyal devlet ücretsiz, gelirsiz kimseyi bırakmaz diye bir düzenleme yaptıysa, bunlar da yeniden ele alınarak düzenlenecek.

“EN DÜŞÜK EMEKLİ MAAŞINA ZAM ORANLAR ÇIKINCA BELLİ OLACAK”

En düşük emekli maaşı ne olabilir sorusunu, bütün bu zamlar, oranlar belirlendikten sonra ortaya çıkacak. Emekli maaşları primle ilişkilidir. Kimse prim ödemesin diye muhalefet söylüyor. Bu bağlantıyı ortadan kaldıran bir şey. Biz prim ödeyerek emekli maaşı alıyoruz. Asgari ücretle bunu birbirine karıştırmamak lazım. Prim ödemese de emekli maaşı verelim mantığı sürdürülebilir değil. En alttakilere seyyanen zam yapmak yöntemimizdir, yukarıdakilere enflasyon farkını dikkate alınan düzenleme yapılır.

“1999’DAN SONRA İŞE GİRENLER EYT’Yİ KAPSAMAYACAK”

Tabii biz görüşlerimizi, zaman zaman bir araya gelip paylaşıyoruz. Teknik çalışmaları tamamlanmamış çalışma. EYT deyince 8 Eylül 1999’dan önce işe başlamış olanlar. Bunların bazı istisnaları var. Doğum yapmış hanımların, askerlik yapmış olanların borçlanması var. Birkaç istisnai durumlar var. Onların dışında en çok sorulan soru; prim gün sayım eksik, borçlanabilir miyim? 1999’dan sonra işe girdilerse EYT’yi kapsamayacaktır. Mevcut yasamızda olan haklar devam edecek. Yurt dışında çalışanlar var. Olağanüstü bizim kurumlarımıza müracaat edenler var. Orada da benzer kafa karışıklıkları var. Onlar da ‘prim gün sayılarımızı tamamlayalım, emekli olalım’ diye kuyruklar oluşturuyor. Onlarda da aynı şey geçerli. EYT 8 Eylül 1999 öncesi işe başlamayı zorunlu kılıyor. Dünyanın neresinde olursanız olun. Aksi takdirde borçlanarak olmaz.

Ayrıntılar geliyor…

[ad_2]

Source link

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*